Mülhem Yazar

Ba’sü Bedel Mevt

Efendim askerdeyim. Helikopterden helikoptere havada atlarken şarjör değiştirdiğim, çarşı izinlerine tankla çıktığım felan vakitler. Lâkin bir şeyler olmuş çıkamamışım. Yemekhânede nöbet kitlemişler hafta sonu. Kolunda birkaç kazığı olan emekliliği gelmiş ‘tombik’ başçavuşlar yok, omuzda yıldızlı veya galaksili ağabeylerin zaten işi olmaz. Ahaaa, inanmazsanız uzman çavuş dayılara sorun …

Her neyse Anadolu’nun bağrından kopmuş gelmiş değil bizzat Anadolu’nun bağrı olan birilerinin Kürt, Türk, Arab, Çerkes vs.  dediği bizim Mehmedcik (Küçük Muhammed) adamın dibi dediğimiz 20li yaşlardaki, hafta sonuna özel yemekte “Tanrımıza hamd olsun” yerine “ALLAH’ımıza hamdolsun” diyen yiğidlerin (21. Yüzyıl bu arada ve halen Türklerde Anadolu milletlerinde tek ALLAH inancının mevcut olduğu lakin) cezalandırıldığı, hafta içi şikayet üzerine yüz tanenin başı kumandanımızın “Yahu Haaa ALLAH haa Tanrı zaten Tanrı da ALLAH’ın doksan dokuz isminden biri” diyerek beni cehaleti ile hüzne ve göz yaşına boğduğu yıllar …

Ammaaa velakin ben sizi teee M.S 2. Yüzyıla götüreceğim. Niye mi? 2. Yüzyıldan 21. yüzyıla Tanrım tanrım pardon ALLAH ALLAH diyeceğimiz bir hikayeden bu vakte kadar ne boş işle uğraşmışız biraz olsun farkındalık oluşsun amacım. Koltuklarınıza yaslanın, kemerlerinizi bağlayın, uçuyoruz.

Efsus yada Yarpuz denilen yerde Dakyanus (Dakyus) adında bir zalim hükümdar halkı kendisine ve Tanrılara taptırır. ALLAH’ın varlığına ve birliğine inanan bir kaç genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkar. Bunu haber alan Dakyanus’tan dağlara kaçan gençler yolda kendileri gibi inançlı bir çobana rastlarlar. Çoban ve Kıtmir adındaki köpeği de onlara katılır. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan gençler burada uykuya dalarlar. Kralın kumandanları mağarayı bulurlar ancak korkularından içeriye giremezler.

Kuran-ı Kerim bunu şu şekilde açıklar:

“Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.’’[1]

Ashab-ı kehf buradaysa çıkmayıp helak olsunlar diyerek mağaranın ağzını ördürürler. Ashab-ı Kehf, bir rivayete göre 309 sene bu vaziyette kalırlar. Acıktıklarından bahisle içlerinden Yemliha’ yı şehre ekmek almaya gönderirler. Şehirde Dakyanus zamanından kalma parayla alış veriş yapmak isteyen Yemliha’dan şüphelenen halk onu mahkemeye çıkartır. Mahkemede halini anlatan Yemliha delil için halkı mağaranın önüne getirir. Ancak mağarada kendisini bekleyen arkadaşlarının korkabileceğinden bahisle içeriye yalnız girip onlara durumu anlatacağını söyleyerek ayrılır ve sır olup gider. Bu olay zalim Dakyanus’tan yüz yıllarca sene sonra Allah’a inanmakla beraber ahirete ve yeniden dirilmeye inanmayan halk için müthiş bir mucize olur.

Ashabı-ı Kehf, mağara arkadaşları demektir. Ashabı-ı Kehf ile ilgili ayetler Kuran-ı Kerim’in Kehf Sûresi’nde bulunmaktadır. Bu sûrenin ayetleri Mekke’de nazil olup Ashab-ı Kehf ve Yedi uyurların ALLAH’ın mucizesi olduğunun hikmetlerini ve akıbetlerini geniş anlamda kapsamaktadır. Tarih ve Tefsir eserlerinde ise Ashab-ı Kehf hakkında birçok eser bırakılmasına rağmen en detaylı bilgiler zamanın bilim adamlarından Taberi tarafından kaleme alınmış. Bu eser daha sonrada bir çok bilim adamına ışık tutarak günümüze kadar gelmiş. Taberi’nin verdiği bilgilere göre Ashab-ı Kehf ALLAH’a iman eden gençler olup, ALLAH’a inanmayan bir kavmin mensubu iken ALLAH onlara doğru yolu göstermiş, onların amacı ise Hazreti isa’nın yolundan gitmek ve İslamiyet inancını taşımaktı. O tarihin Hükümdarlarından Dakyanus gençlerin dinlerinden ayrıldıkları haberini alınca, onları yakalamaya çalıştı fakat gençler dinlerinde sebat ederek Nihlus adlı bir mağaraya sığındılar. Geceyi geçirmek için girdikleri mağarada yanlarında çiftçi arkadaşlarının köpekleri Kıtmir de bulunuyordu. ALLAH’ın takdiri ile zulümden kaçan gençlerin inançlarıyla yüzyıllar süren bir uykuya daldılar ve uyandıklarında zulüm bitmişti.

Zulm demişken fii tarihinde “Zulüm 1453’de başladı” diyen isyancı bir gurup davar vardı ya, onlara kötü 2 tane haberim var. Birincisi Kıtmir bir köpekti. Asab-ı Kehf’in köpeği. Onlar ile birlikte oldu ve cennete gitti(İnşallah) Demek ki neymiş, kim olduğumuz önemli değil kimler ile olduğumuz önemli tosbikler. İkincisi bizim sizin tanrınıza ettiğimiz zorunlu hamd zulmü de iç işleri bakanlığının 21 Kasım 2017’de aldığı karar ile bitmiş oldu!

O halde;

Milletimiz var olsun, ALLAH’ımıza hamdolsun. Eeee hadi size de kapak aaa pardon afiyet olsun …

Bahri Emre ŞİMŞEK

17.08.2022 / Kahramanmaraş


[1]Kehf Sûresi , 18

close

E-Bülten

Ücretsiz e-Bültenimize kaydolun ve en mülhem yazılarımızdan ilk siz haberdar olun.

İlgili Makaleler

3 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu