Birleşen Kalpler Hikâyesi – Karşılıksız Sevmek Şiiri

Mâsum Öğretmen elinde iki parçaya ayrılmış bir kalp maketi ile sınıfa girdi. Selam verdikten sonra “Anne ve babanız böyle mi olsun yoksa böyle mi?” diye sordu. Bu sorunun cevabını kimse düşünemedi. Kimse anne babasının ne ayrılmasını ne de ölmesini istemezdi. Allah’tan bizim sınıfta kimsenin anne babası böyle değildi. Dersin büyük bir kısmı bu konu üzerinde durularak geçirildi. Evimizde Hayat konusuymuş. Hayatın binbir türlü bilgisi varmış. Sonra evde neler olmalı sorusuna yanıt vermeye çalıştık. Bir soru bir cevap derken İlham Kuşu beliriverdi. Maceraya hazır olun bakışıyla baktıktan sonra öğretmen komutunu verdi: “Toparlanın , mavi gezegene uçuyoruz.”
“Evde hiçbir şey olmasa da sevgi olmalı.”
Ellerimizde peluştan yapılma oyuncak kalpler var. Bunlar yarım değil. Sadece öğretmenin elindeki yarım. O da sımsıkı tutarak onları ayırmamaya çalışıyor. Çok dikkatli ve acı çektiği her hâlinden belli. Böyle böyle gözlemlerimden sonra dünyaya doğru inişe geçtik. Az kalsın bir helitaxi ile çarpışacaktık ki son anda kurtulduk. Helitaksi , helikopter ile bir yerden bir yere taşıma yapan araç. Bu şehre daha önce geldiğimiz için hemen hatırladım. Burası iki kıtanın birleştiği İstanbul şehri. Hatta özel isimle Avrasya. Boğazın güzelliklerini temâşa ettikten sonra yeşilin daha çok olduğu bir yere geldik. Tabelada Beykoz yazıyor. Burası Okul gibi desem okul değil , ev gibi desem ev değil. Biraz farklı bir mekâna geldik. 5-6 kişilik çocuklar bir kişinin gözlerinin içine bakıyor. Üç dört farklı grup var. Bu kişi çocukların annesi değil. Diğer tarafta da erkek biri var. O da babası değil. Sanki onların bakıcısı gibiler. Ders çalıştırıp ihtiyaçları ile ilgileniyorlar. Farkettiğim ise onlara sevgi ile bakmaları.
“Şehrin insanı kalbini dinlemeli. “
Derken kalabalık sayılmayan bir grup bize doğru ilerlemeye başladı. Çocuklar içeride oldukları için başlarındaki sorumlu kişiler ile hoş beş ettiler. Ellerindeki oyuncakları teslim ettiler. Kim olduklarını anlamaya çalışıyorum. Küçük bir kızın hitabından kimin kim olduğunu bilgisine ulaştım sanırım. Birine anne , birine baba , birine Enes Öğretmenim vb. hitap cümleleri ile sesleniyor. Onlar da ona Ayşe Mina diyorlar. Sanırım bu kız 2. Sınıfa gidiyor ve bu ekip çocukları ziyarete gelmişler. Ama neden? Bir türlü anlam veremiyorum. Nedeeeeeeeeeen?
Geri dönüş yolundayız. Mâsum öğretmen elinde sıkı sıkı tuttuğu kalbi tutmaya devam ediyor. Ama artık iki elini kullanmıyor. Çünkü kalp birleşmiş. Nasıl olduysa olmuş ortadan ikiye ayrılmış olan kalp birleşivermiş. Ne olduysa orada oldu. Acilen sorularıma cevap bulmam lazım. Yoksa kalbime inecek. Tam bu düşüncelere garkolmuşken Mâsum Öğretmen konuşmaya başladı:
Çocuk Esirgeme Kurumu; Himaye-i Etfal ismiyle 1917 İstanbul’da kurulmuştur. Türkiye’deki yoksul , kimsesiz ve korunmaya muhtaç olan çocukların bakımından sağlığına her ihtiyacını karşılamak için hizmet vermektedir. Çocukların aile ortamında büyümelerini sağlamak amacıyla “Sevgi Evleri” ismiyle 2014 yılında fiziki mekan değişikliği yapılmış. Yurtlardan aile ortamının sağlanması için evlere dönüşüm sağlanmıştır. Şöyle bir düşünelim çocuklar. Eviniz olmasaydı ne yapardınız? Anne ve babanız olmasaydı nasıl yaşardınız? “Sevgi Evleri” olmasa binlerce çocuk sokaklarda yatmak zorunda kalacak ve potansiyel suçlu olacaklardı. Sevgiden yoksun büyüyecek ve kalpleri kırık büyüyeceklerdi. Hala öyle belki ama en azından birileri bu kırık kalpleri birleştirmek için sevgilerini yapıştırıcı olarak kullanabiliyor. Mâsum çocuk Ayşe Mina da onlardan biri. Sevgi verirsen elinle , sevgi gelir seninle…
Kimsesiz çocuk mu olurmuş? İlk defa şâhit oldum ve çok utandım. Keşke elimden bir şey gelebilseydi…
KARŞILIKSIZ SEVGİ
Sevmek gerek
Sevmek gerek
Karşılıksız karşılıksız
Sevmek gerek
Allah için sevmek
Bu olsa gerek
Karşılıksız karşılıksız
Sevmek gerek
Vermek gerek
Vermek gerek
Karşılıksız karşılıksız
Vermek gerek
Allah için vermek
Bu olsa gerek
Karşılıksız karşılıksız
Vermek gerek
Mâsum Çocuk Karşılıksız Paylaşır.