Mülhem Yazar

Dalton Kardeşler

Corona salgını ilerledikçe kaygımız artıyor. Kaygımız arttıkça zihnimizde garip şeyler kurmaya başlıyoruz. İster #evdekalalım -ki bu önemli- , ister çalışmak için dışarı çıkmaya mecbur olalım , zihnimizi bu meretten uzak tutmakta zorlanıyoruz. Haberler , gerçeğiyle yalanıyla , dolu gibi yağıyor üstümüze. Doğruyla yanlış , kesin ile muğlak , hakikat ile hakikatsizlik birbirine karışıyor. Korkunun hâkim olduğu , diken üstünde oturduğumuz vakitlerde her türlü ürkütücü hikâyeye inanmaya hazırız maşALLAH.

Peki bu hikayelerin tamamı virüs ile mi alakalı? Tabi ki hayır. İtiraf edemediğimiz çünkü kendimizin katili olma yolunda ilerlediğimiz , kendimize laf ettirmediğimiz bir tehlike daha var! İsmi Teknoloji. Sağlığı bozduğu örnekler yok değil elbette. Sanayi atıkları , hava kirliliği , aşırı kullanılan tarım ilaçları… Ama bunların hepsi kimyasal maddelerin , yine bir kimyasal madde torbası olan bedenimize yaptığı etkiler. Sorun değil bu!  Cehenneme  ‘’Yanar çıkarız ya , ne olacak’’ diyen bir toplum içün. Esas mesele gevşekliğimiz! Fikrimiz olmadığı hâlde günlerce zikir çekme arzumuz… Zira bu zikirden “Dijital bir ders” çıktı. Dijital radyo sinyallerinin bir salgının doğrudan sebebi olduğu iddaası epeyce orijinal bir komplo teorisi olurdu sanırım…! Oldu da hayrlı uğurlu olsun , nur topu gibi bir sorunumuz var artık ismi: 5G

5G , 2008 yılında doğdu. On-line haberleşme ağı teknolojisinin 4G’den sonraki yeni bebesi. Şimdilik 5 kardeşler ve en küçüğü bu. En büyükleri 1G , 1979 doğumlu. Analog telekomünikasyon ismi ile nam salmış, 2. si 1991’li text (metin) mesajı ismiyle bizimde hem tv izleyip hem de TV’ den haber okumamıza vesile olan evimizin üstü dantelli oyalı televizyonlarının vazgeçilmeziydi. 3. bebe 1998 doğumlu mobil ve kablosuz iletişim ismi ile bize geç gelse de tartışmalı muhabbetlerde sahibi tarafından  ‘’dur ya telden bakıyım’’ diyerek hava attığımız muhatabımızın ‘’Oha felan’’ olduğu bir efsane… 4. oğlan 2008 doğumlu. IP ve gerçek mobil geniş band. İsmi ile internetten mütevellit  tel faturalarının bizleri şaşı yaptığı en sevimsiz bebe olarak hayatımıza girdi. G kardeşler’inşimdilik en küçüğü 5G. 2019 doğumlu göbek adı; sınırsız veri kapasitesi , eşyaların(nesnelerin) interneti. Sınırsız dediğine bakmayın bir sonraki bebe daha da sınırsız gelirse faturalar bizleri kekeme edecek gibi.

Kardeşler’den 5G’nin 4G’den iki farkı var: Hız ve bekleme süresi. 5G , öncekilerden çok daha büyük bir band genişliğinde çok daha hızlı bir data(veri) transferi yapabiliyor. Saniyede 20 gigabit (4G’den 20 kat daha hızlı) veri aktarabiliyor. Birkaç saniyede bir filmi internetten indirebilirsiniz. Hız aynı zamanda beklemeyi de azaltıyor. Siz bir komut verdiğinizde onun icrası için beklenen zamanı da. Yani siz Abd’deki biri ile 5G’yi kullanarak , hiç zaman farkı olmadan sanki yanınızda gibi konuşuyor olacaksınız. 5G teknolojisi düşük beklemeli bir iletişim sağladığı ve çok geniş banda sahip olduğu için eşyaların(nesnelerin) interneti ve akıllı şehir teknolojileri dâhilinde de kullanılabilir deniliyor. 2G , 3G ve 4G kardeşler Japonya , Avrupa ve Abd tarafından ailemizin üyeleri olmuştu. Çin , 2019’da yeni bebesi 5G ile 2025’e kadar “en sevimlisi bu ,  bu bebeyi seveceksiniz sonra diğer bebe” diyor. 2019 Nisan ayında önce Güney Kore , 5G’yi sahiplendi. Hâlen 17 ülkede çok seviliyor ve pek çok ülke Abd dâhil 2020 ortasında bu velede mahkum olduğunu düşünüyor. Zira bu durumda , diğer ülkeler 5G ile uyumlu telefon ya da iphone satmak zorunda kalacaklar. 2025’e kadar 5G ağı ile dünya nüfusunun %40’ından fazlasına ulaşılacak. Şu anda Türkiye de dâhil dünyadaki hemen hemen bütün haberleşme altyapısının (3G ya da 4G) temeli Çin (Huawei) tarafında üretilmiş ve bakır ağlar ile birbirine bağlı. Türkiye’deki üç operatör de Çin’in kurduğu bu altyapıyı kullanıyor. Çin , 5G ile şimdi bu alt yapıyı fiber optik olan ile değiştiriyor. Çin’in altyapısının kullanılması demek , özellikle sanayi alanındaki espiyonaj ile adı çıkmış bir ülkenin insafına kalmanız demek oluyor. Bu işin bir yönü. Diğer yönü ise ucuza mal edilmiş , standartları minimum bir teknolojinin ürettiği , geniş band ve hızlı veri çok başka bir büyük bir güvenlik riski demek. Yani sadece devletler değil , devlet destekli hacker’lar da çok daha kolay açık bulabilir , altyapınıza nüfuz edebilir , zarar verebilir.

Yani anlayacağınız çocuğun altını temizleme ve mama verme görevi bizde çok şükür. Ne büyük bir bahtiyarlık , yaşasın 1 Mayıs …

Şimdi gelelim yazının esas kısmına , komplo teorisine! Mobil telefon şebekesinde kullanılan “5G’nin yaydığı frekans dalgaları Coronaviris’ü de yayıyor” iddiası. Söz konusu iddialar iki grupta toplanıyor:

1.si 5G bağışıklık sisteminize baskı yaparak , virüse yakalanmamızı kolaylaştırıyor.

2.si Virüs bir şekilde 5G teknolojisi kullanılarak yayılıyor.

Henüz 5G’nin insan sağlığı üzerindeki etkileri üzerine yeterince veriye dayalı bilimsel çalışma bulunmuyor. Ancak, 5G kullanılmadığı halde virüsün etkili olduğu başta İran olmak üzere pek çok ülke var. Virüsün bağışıklık sistemi üzerinden yürüdüğü düşünüldüğünde ise bağışıklık sistemimizin güçlü olması pek çok şeye bağlı. Bunların başında yorgun olmamak ve iyi beslenmek geliyor. Radyo dalgaları bizim ancak dedikodular ile psikolojinizi etkileyebilir. Bunun biyolojik anlamdaki virüsler ile hiçbir alakası yok gibi görünse de başka virüsler ile alakası var. Yani hacker’ların kullandığı iletişim sistemlerinin içine sızmak için kullanılan virüsler ile. 5G’ye geçiş ile frekans, band genişliği ve hızı arttığından artık buna göre yeni virüs şekilleri ortaya çıkacak. O hâlde “Biyolojik Virüs ancak canlılardan geçebiliyor” kanaati oluşuyor. Öte yandan, virüs nedeni ile sanayi sektöründe en büyük darbeyi yiyenlerden biri 5G. En sevimli bebe en sevimsiz oluverdi birden. Kimse kullandığı telefonu değiştirmek istemiyor. Şu anki en önemli pazar olan Avrupa’da 5G’nin müşterisi azaldı. Bunun en önemli nedeni, insanların parayı elinde tutmak istemesi. Futbol ve eğlence sektörünün durmuş olması da 5G’ye geçmeyi cazip kılmıyor. 5G dünya genelinde yaklaşık 30 pazara girmişti ama şimdi bu sınırlı sayıda nüfusça yoğun bölgeler ile sınırlı kaldı. 2020 5G’nin yılı olarak düşünülmüştü. Lakin birden “Çaki” oluverdi bizim bebe!

Pekii , İstenmeyen veled olma özelliğini henüz birkaç ay evvel kazanan 5G neden istenmiyor? Bunun iki ana nedeni var gibi görünüyor.

1. si ulusal güvenlik ile alakalı. 2. si teknoloji ile alakalı.

Huawe’nin kurduğu bu altyapı , aslında Batı teknolojisi üzerine geliştirildi. Ancak Çin şirketi bunu Batı’dan çok daha ucuza mal edince Batılı şirketler rekabet edemedi. Çok daha ucuz olduğu içün Türkiye de dahil Avrupalı ülkelerin çoğu Huawei’yi tercih etti. Abd  yönetimi 5G yarışını kazanmakta kararlı ve bunun ilk adımı olarak Huawei’nin genişlemesini durdurmak istiyor. Batı şimdi kaybettiği teknolojik üstünlüğü geri almak içün Çin’i bir şekilde baskı altına alarak ya da Huawei’yi kendi ülkelerinde yasaklayarak önlem almaya çalışıyor. Huawei çalışanları sıkı kontrol altında ve Abd’ye yolları düşerse, bir şekilde tutuklanıyorlar. Amerikalılar, 5G’yi Çin Komünist Partisi’nin istihbarat aracı olarak görüyor ve 5G kullanan ülkeler ile istihbarat paylaşımını kesmeyi düşünüyor.

Abd kendi şirketlerinin Huawei ile iş yapmasını yasakladı ve 5G şebekesi için kendine müttefik arıyor. Avustralya ve Yeni Zelanda, Abd ‘nin 5G ittifakına katıldı. İngiltere, Çin’in misilleme yapmasından korkuyor. Ama pek çok ülke 5G’ye geçmek için hazırlık yapıyor. En büyük risk ve korku, eşyaların internetine bağlanacak 5G teknolojisinin altyapısı Çin’in kontrolünde olacağı için istediği zaman kesebilir korkusu. Yani internete bağlı kendi kendini süren arabalar, bebek bakıcıları ya da yangın alarmları çalışmayabilir. Abd, kendi alternatifini milli olarak üretmeye en kararlı ülke. Kendi şebekesini kurmak ve tüketiciye kendi band genişliğini satmak peşinde. Sevinsek mi , üzülsek mi bilemedim lâkin Türkiye’de henüz 4.5G var. 5G içün en erken 2022’de ihale yapılması bekleniyor. Yerli malı altyapı ve baz istasyonları için Aselsan’ın liderliğinde ULAK projesi sadece umut veriyor.

Bu sevimsiz oğlan 5G her şeyden önce “eşyaların interneti” teknolojisine geçiş demek. Yani tıraş makinesinden otomatik arabanıza her şeyi birbiri ile irtibatlayan bir teknolojinin altyapısı. Böylece ameliyatlarda robotik uygulamalar rutin hâle gelecek, savunma alanında silahlar ve zekâsı olan araçlar geliştirilebilecek. 5G ile Dördüncü Sanayi Devrimi’ne geçilecek ve bu yeni iş sağlayacak. (4.0) 5G şebekesi sayesinde dünyada milyonlarca kişinin eşyaların internetine bağlı olacağı tahmin ediliyor. 5G ile yapay zekâ ve internete bağlı makinelerin bir araya gelmesi sadece dünyayı değil, dış uzayı da etkileyecek olasılıkların kapısını açar mı? Bence açar. Çiftçiler ürünlerini daha iyi toplayacak, yeni ilaçlar ve aşılar daha kısa sürede üretilecek , pandemik hastalıklar daha iyi takip edilecek , şehirlerimiz akıllı hâle gelecek. Yapay zekâ ve 5G önce tarım, sağlık ve eğitimde büyük dönüşümler getirecek. Yapay zekâ, insanın zekâsının ötesinde hesaplamalar yaparak, hastalıkları teşhis edecek ya da elektrik devrelerini analiz edecek. Eşyaların internetine ve robotlara dayalı bir hayata geçiyoruz gibi geliyor bana. Ülke ekonomisinin gelişmesinin belirleyici faktörleri arasında 5G kullanımı önde geleceği kesin. Özetle 5G yeni teknolojik devrimin motoru olacak.

Hal böyle iken , milyarlarca dolar savunma harcaması yapan , devâsa orduları olan ülkelerin bile bir virüs karşısında ne kadar zayıf olduğunu “Coronavirus” gösterdi. Virüse karşı bir şey yapamıyorlar. Şimdi ulusal güvenliği , savunma teknolojilerini yeniden düşünme zamanı. Devleti kurtarmak kadar önemli olan şey kendi bireysel özgürlüklerimizi de kurtarmak. Eskiden “Her şey , veridir ” denirdi. Şimdi “Veri , her şey” oldu. Artık paranın kimde olduğu değil, verinin kimde olduğu , bu veriyi kimin kullandığı önemli…

O halde bizim doğmamış bebeye 6G’ye don biçmemiz gerekmiyor mu?

📣🎬📚✒💛🤗⛽🚗🚦🚘🌙👈✍️Navigasyonsuz  Gezinüvis

close

E-Bülten

Ücretsiz e-Bültenimize kaydolun ve en mülhem yazılarımızdan ilk siz haberdar olun.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu