Mülhem Yazar

Yol Yürümek

          İnsan bu dünyada bir yolcudur. Hayat ise uzun bir yol. Yol hâlidir. İnsanın başına her şey gelebilir. Düşer kalkarız , ağlar güleriz, sever nefret ediliriz, yener yeniliriz. Birbirine zıt hâllere nasıl tepki vereceğini yolda öğrenir insan. Yolyordam bilmiyorsa ağlamanın da gülmek kadar değerli ve güzel bir hâl olduğunu bilemez. Halbuki ağlamak ve gülmek insan kalbinin iki müstesna misafiridir. Zira zıtların ahenginden nemalanır hayat. Ah şu zıtlar… Zıtlar olmasa insan hayatı nasıl anlam bulur. Gece ile gündüz, açlık ile tokluk, gençlik ile yaşlılık, hastalık ile sağlık gibi zıtlar bize diğerinin kıymetini öğretir. Zıtlıklar birer öğretmendir. Öğretmeni dört duvar içinde ders anlatan bir insana indirgemek ne büyük bir hatadır. Öğrenmek isteyene kâinattaki her şey konuşur ve bir ders verir. Zıtlar da bu cümledendir.

           Zıtlar ile birlikte her şey akar. İnsan bu akışta menzile ulaşmak için çabalar durur. Bu seyyal[1] insanı nasıl menzile ulaştırır? Ne yapmalı da irademizi ortaya koyup sürüklenmek yerine yol almayı başarabilmeliyiz? Sorular, sorular… Akan hayatın derinliğinde nice sırlar gizlidir. Bunca akış boşuna mı ki?

Piri Reis’in Dünya Haritası

“Her şey akar , su , tarih , yıldız , insan ve fikir”[2]

           Bu seyyalin içinde eski yeni bütün gençler de hiç durmadan yol alır. Filozofun iddia ettiği “Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz.”[3] inceliğine rağmen akış durmaz. “Hayat devam ediyor.” bunun günlük dilde karşılığıdır. Bazen “taze” gençler bu akışta yaşanan bazı hikmetli olayları anlamakta güçlük çekebilirler. Yaşanan bir sorun güzelliklerin kapısını aralar. Sizin olumsuz gördüklerinizde olumlu bir yan mutlaka vardır.[4] Kim bilir belki de zahmet elbisesi ile gelmiş bir rahmet misafiridir. Gökyüzü ağlamalı ki yeryüzü tebessüm edebilsin. Rüzgâr deli gibi esmeli ki canlılığı yeryüzünde coğrafyadan coğrafyaya taşıyabilsin. Tırtıl kendini, kozasının karanlığına hapsetmeli ki kelebek olarak doğabilsin. Bütün bu teorik bilgiye rağmen nedenler ve niçinler sarar ruhlarını gençlerin. İşte tam da bu noktada bir rehber edasıyla “eski” gençler imdada yetişir. Eski gençler bu hayat akışında nice hadiseler ile karşılaşmış ve “tecrübe” ile yol almışlardır. Her genç biraz başına buyruk olsa da kanının deli aktığındandır. Kanı deli olmak ne güzeldir. Hem genç kızlarımız hem de genç erkeklerimiz için “Delikanlı” olmak ne güzeldir. Kan akmalı ki seyyal dâim olsun. Genç demek “akış” demektir. Akıntı bazen tersine de olabilir. Kestirmeler aranılır. Bir telaş sarar varlığımızı. Nafiledir. O “merdiven” inilip çıkılacak, o “yorgunluk” bedeni saracak ve biz “Acı çekiyorsam varım!”[5] diyeceğiz. Başkaca bir yolu yok. Bu böyledir. İnsanın ruh tarihi böyle söyler.

Kaç merdiven çıktım? İndim kaç merdiven?Varmadık mı yüreğim? Yok mu bir kestirmen?[6]

           Yolların çatallandığı demlerde tecrübe ile yol alan gençler daha az hasarla ruhlarını tamir edecek imkânı elde ederler. Dünün gençleri tecrübe ile yürümüş ve hayat yolunun devasa yıkımlarını en az hasarla atlatmayı bilmişlerdir. Öğretmenlerini rehberleri bilmiş ve yol almayı başarmışlardır. Çünkü Öğretmenler bizim rehberimizdir, yol gösterir ışık olur fenerimizdir. Yolunu kaybettiysen rehber olurlar sana, ışığı kaybettiysen fener olurlar sana. Öğretmen de en nihayetinde bu akışta yolcu olan ve sizden “eski” olan bir gençtir. Ama öğretmen asla sınıfın içinde ders anlatan biri değildir. Dünyadaki bunca sevgisizliğe rağmen kâinata neşe katan bir çocuk da öğretmendir. Yavrusunu besleyen bir kuş öğretmendir. Toplumsal bir olay anında birbirine kenetlenen insanların oluşturduğu manzara yeri gelir bir öğretmen olur. Velhasıl, bize hayatın akışı içerisinde düşünme fırsatı veren her şey bizim için birer öğretmen hükmündedir. Hayata bu nazarla bakmak ve eskimeyen eskiyi bulmak gerek. Bugünün ve yarının gençleri de umarım aynı hassasiyeti taşır ve geriye dönüp baktıklarında yılların ötesinden bu Tecrübe’ye şöyle seslenirler:

Kuşlar gibi ol

Göklerin ve yerlerin sırları vardır, çözmenin ise yolları

Rehberimiz oldun gösterdin

Bazen karardı kalp ufkumuz, aydınlık çekiliverdi

Işığımız oldun ilerlettin

İçimizdeki cevheri mücevhere dönüştürdün

Bize kemal kapısının anahtarının irfan olduğunu bildirdin

İlimden bir harita açtın önümüze

İnsan insan doldu İlham Atlası’mız

Akıldan bir pusula emanet ettin kalbimize

Gençtik, sıkıntılarımız oldu, “Misafiri iyi ağırlayın.” dedin

Edep dedin, ahlâk dedin, merak dedin, araştırmak dedin

Dedin de dedin

Bugüne erdirdin

Elinde ilmin feneri

Arkanda irfanlı neslin neferleri

Yürüyün dedin çağın karanlığına

Yürüdük öğretmenim

MÜLHEM ÖĞRETMEN

Gökyüzüne Sâkin Ol

2021


[1] Akıcı olan şey.

[2] Necip Fazıl Kısakürek | Sakarya Türküsü

[3] Heraklitos

[4] Bakara Sûresi 216. Âyet

[5] Descartes‘ın sisteminin temel önermesi olan «Düşünüyorum, öyleyse varım», üzerinde tartışmaların sürüp gittiği bir, önermedir.

[6] Delta’nın Şâiri | D.Ş

Öğretmenler bizim rehberimizdir.

Öğretmenler bizim rehberimizdir.

close

E-Bülten

Ücretsiz e-Bültenimize kaydolun ve en mülhem yazılarımızdan ilk siz haberdar olun.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu